Yaşam

Şairlerin sultanı ve Kanuni Ağıt adlı ağıtın yazarı şair Baki’nin ölümünün 423. yıl dönümü.

ensonhaber.com

Baki, 1526 yılında İstanbul’da doğdu. 1600 yılında İstanbul’da öldü. Osmanlı Divan Edebiyatında şiire şekil ve muhteva bakımından birçok yenilik getiren ve “Sultanü’ş Şuara” unvanını alan şairin asıl adıdır. (şairlerin padişahı) hayattayken Mahmut Abdülbaki’dir. Fatih Camii müezzinlerinden Mehmed Efendi’nin oğlu. Şairin ölümünün 423. yılı.

Çocukluğunda bir süre bir esnafın yanında çıraklık yaptı. Medreseye şiddetli okuma arzusu sonucu girdi. Döneminin ünlü müderrislerinden Karamanlı Ahmed ve Mehmed Efendi’den dersler aldı.

Birçok ünlü yazarla tanıştı. Hocası Mehmed Efendi için yazdığı Sümbül Kasidesi ününü artırdı. Dönemin ünlü şairlerinden Zâtî’nin ilgisini çekmiştir. 18-19 yaşlarında ünlü bir şair oldu.

“Yasal Ağıt”

Süleymaniye Medresesi’nde Ahmed Şemseddin Efendi’nin derslerine devam etti. 1955 yılında Nahçıvan seferinden dönen Yasal Sultan Süleyman’a sunduğu gazel ile saraya girmeyi başardı.

Halep’e kadı olarak gönderilen hocası Ahmed Şemseddin Efendi ile birlikte Halep’e gitti. 1560 yılında İstanbul’a dönüşünde Şeyhülislam Ebussuud Efendi ile tanıştı. Kanuni Sultan Süleyman’ın vefatından duyduğu üzüntüyü “Kanuni Mersiyesi” ile dile getirmiştir.

Selim döneminde Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa’nın savunmasına girdi. Saray toplantılarına davet edilmeye başlandı. Murad döneminde de bu konumunu korumuştur. Süleymaniye Müderrisi oldu.

Düşmanlarının bir oyunuyla bir süre gözden düştü. Edirne’ye sürgün edildi. Medine ve Mekke kadılığı yaptı. 1581’de İstanbul’a döndü. 1584’te İstanbul kadısı oldu. 1591’de Rumeli Kazasker misyonuna getirildi. Şeyhülislam olmak istediyse de, bu görevi yerine getiremeden öldü.

hiciv ustası

Zevke ve eğlenceye düşkün, neşeli, popüler bir sohbeti ve hırslı bir kişiliği vardı. Esprili ve dedikoducu yapısı nedeniyle zaman zaman zamanının liderlerini gücendirmiş ve zor durumlara düşmüştür. Baki hicivleriyle ünlüdür.

Mahremiyetindeki hürriyetine ve sınırsızlığına rağmen, hâkimlik görevlerinde adalete düşkünlüğü ile dikkatleri üzerine çekmiştir. Mesnevi’yi yazmadı. Başarılı gazelleri de olsa gazel şairi olarak tanınır. Dünyanın faniliğinden yakınan, okuyucuyu aşka ve şaraba davet eden gazelleriyle ünlendi.

Şiirlerinde tasavvufi aşka değil dünyevî aşka önem vermiştir. Mersiyelerinde, methiyelerinde ve fahriyelerinde samimi ve abartısız bir ifade kullanmıştır. Edebiyatta geleneklere bağlı kalmış, ancak şiir diline yeni bir düzen ve akıcılık getirmiştir. Şiir tekniğini geliştirmiş ve birçok büyük şairin kaçınılmaz gördüğü şiir kusurlarından kurtulmayı başarmıştır.

Anlaşılır bir dil tercih

Çağdaş şairlerinden daha sade ve anlaşılır bir dil seçmiştir. Biçim olarak mükemmel olan şiirleri, duygu ve anlam bakımından Fuzuli’ninki kadar derin, Nefi’ninki kadar samimi değildir. Eserleri, 16. yüzyıl Osmanlı toplumunun zevkine uygun, incelik ve hayal gücüyle doludur.

Açık ve saf bir İstanbul lehçesinin yanı sıra şiirlerinde halk deyim ve anlatımlarını da kullanmıştır. Divanı Kanuni Sultan Süleyman döneminde hazırlanmıştır. Ancak bu divan onun bütün şiirlerini kapsamaz.

Başında menacaat ve nat bulunmayan divanında 27 kaside, 2 beste-i bend, 1 terci-i bend, 7 tahmis, 619 gazel, 24 beyit, tarih ve 38 müfredat bulunmaktadır. Dini konularda da tercümeleri ve eserleri bulunmaktadır.

yedisuhaber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

-
Başa dön tuşu